Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zarrab Davası-5

Resim
Yasal Olmayan Deliller Sorunu ve Zarrab Davası Amerikan Hukukunda Yasal Olmayan Deliller Sorunu ve Delillerin Ayrık Tutulması Amerikan anayasasında yapılan dördüncü, beşinci ve altıncı değişiklikler ihlal edilerek elede edilen deliller Amerikan ceza yargılamasında yasal olmayan yöntemler ile elde edilen deliller olarak kabul edilmekte ve yargılama sürecinde kullanımı kısıtlanmaktadır.  Bu kurala, ''exculusionary rule'' denilmektedir ve türkçeye ''ayrık tutulma kuralı'' olarak çevirmek mümkündür.   Modern ceza hukuklarının tamamında yasal olmayan yöntemler ile elde edilen delillerin yargılamada kullanılıp kullanılmayacağı ve bu dellillerin kullanılacaksa ne ölçüde kullanılacağı önemli bir tartışma konusu olmaktadır. Delillerin ayrık tutulması kuralı iki temel amaca hizmet etmektedir.  İlki kolluk güçlerinin keyfi davranışlarını önlemek, ikincisi ise hukuk sisteminin güvenirliğini ve bütünlüğünü korumak.  Bu nedenle, Amerikan mahkemelerinde yas

Zarrab Davası-4

BRADY KURALI ve ZARRAB İran asıllı Türk Vatandaşı Reza Zarrab'ın savcılık makamı ile anlaşması sonucu sanık statüsünden tanık statüsüne geçtiği dava seri duruşmalar ile devam etti.   Zarrab'ın çapraz sorgusu ile devam eden oturumlardan sonra Savcılık, OFAC direktörü Adam Szubin ve FETÖ üyesi olmaktan dolayı 17/25 Aralık sürecinde tutuklanan ve yargılamasına tutuksuz devam ettiği sırada firar eden İstanbul Mali Suçlar Müdür Yardımcısı Hüseyin Korkmazı,  savcılık tanığı olarak tanık kürsüsüne çıkardı.  Savunma makamı Zarrab'ın çapraz sorgusu sırasında Zarrab'ın güvenirliğini sarsacak nitelikte deliller ortaya koymuş ve savcılık makamının söz konusu belgeleri süresinde kendileri ile paylaşmadıkları için yeterli savunma imkanı bulamadıklarını dile getirmişlerdi.  Savunma, savcılığın bu tutumu ile Brady (Maryland vs Brady, 1963) kuralı olarak bilinen kuralı ihlal ettiği yönünde ısrarcı olmuşlardır.  Savcılık makamı Brady kuralı uyarınca savunma makamı için maddi

Zarrab Davası-3

Resim
En İyi Savunma Saldırıdır New York Eyalet mahkemesinde hakim Richard Berman huzurunda görüeln US vs Hakan Atilla davasında 5’inci duruşması dün sona erdi.  İtirafçı –Tanık konumunda olan Reza Zarrab’ın savcılık sorgusu ile devam edilen yargılama sürecinde dün ilk defa savunma makamı önemli bir karşı hamle gerçekleştirdi. Davanın seyri açısından önemli olan bu karşı hamlenin arkasında önemli bir savunma avukatı ve ekibinin detaylı çalışması yer almaktadır.  Adı geçen Avukat Todd Harrsion ve ekibidir.  Hakan Atilla’nın savunma ekibine son anda dahil olan Todd Harrison,  McDermott Will & Emery LLP ortağıdır.  Todd Harrison savunma ekibine eklenince mahkeme hâkimi Richar Berman; aynı zamanda Türkiye'nin Avrupa Birliği Daimi Temsilciliği'ne de hizmet vermesinin bir çıkar çatışması yaratıp yaratmayacağını Amerikan hukuku uyarınca ele aldı.  Atilla'nın savunma ekibine yeni eklediği avukatı Todd Harrison'la ilgili çıkar çatışması yaşayıp yaşamayacağı s

Zarrab Davası-2

Resim
İran - Türkiye Petrol ve Doğalgaz Ticareti Türkiye - İran tarihsel rekabetin yoğun olduğu iki ülke olmanın yanı sıra, Sünni ve Şii mezhepleri üzerinden de İslami mezhep rekabetinin de merkezinde yer almıştır.  İran’da 1979 senesinde İslam devrimi gerçekleştikten sonra, iki ülke arasında rejim ihracı üzerinden de gerilimli bir süreç yaşanmıştır.  Her iki ülkenin ilişkileri, inişli çıkışlı bir seyir izlemiş olmasına rağmen 1635 yılından bu yana değişmeyen bir sınıra sahip olması da iki ülke ilişkilerinin önemli bir denge noktasına sahip olması açısından önemlidir. Humeyni devrim gerçekleştikten sonra, Batı ülkelerinin özellikle de ABD'nin yoğun ve sert ekonomik ve mali yaptırımlarına muhatap olmuş bir ülke konumunda olan İran, uzun yıllar boyunca süren bu ambargo düzenine petrol ve doğalgaz kaynaklarının mevcudiyeti ile direnmeyi başarmıştır. İran, ambargo nedeniyle karbon piyasasında ucuz ürün temin edilebilecek önemli bir üretici konumundad

Zarrab Davası-1

Resim
Zarrab Davası ve Zehirli Ağacın Meyvesi Anglo Sakson hukukunda geçerli olan ve latincesi ''Venenata arbor fructus venenosa'' olarak ifade edilen ''zehirli ağacın meyvesi zehirlidir'' deyişi modern ceza hukuklarında yargılamanın ve kişi güvenliğinin en önemli alameti haline gelmiştir.  Sorgu makamı ve kolluğun suç ve suçlu ile mücadele ederken hukuk devleti ilkesine ve prensiplerine riayet etmesini temin etme amacıyla bir çok mekanizma geliştirilmiştir.  Zehirli ağacın meyvesi teorisi de bu prensiplerin başında gelir. Kısaca ''zehirli ağacın meyvesi zehirli olur'' teorisini; usule aykırı şekilde elde edilen delillerin geçersizliğine ilişkin prensibin,   bu delillerin türevleri ve tali delilleri de geçersiz kılması olarak özetlemek mümkündür. Zarrab veya Türk vatandaşlığına geçtikten sonra Sarraf olarak anılan kişinin Mart 2016 ABD tutuklanmasından sonra New York eyalet savcılığı tarafından yürütülen bir ceza davasının mev

Siyasette Dönüşüm Zamanı

Yenilenme İhtiyacı Toplumsal ilerleme ve gelişme özellikle 18 yy başlayan buluşlar çağı ile birlikte büyük bir hız kazanmıştır. Binlerce yıldır fizyolojik ve temel ihtiyaçlarında sınırlı değişim gösteren insanlık, bilim ve teknolojide yasanan gelişmeler soncu olarak toplumsal ihtiyaçlarında çok ciddi değişim ve gelişim göstermiştir. Günümüzde, teknolojide yaşanan gelişmeler sonucunda insanlık yeni bir dönüşüm süreci ile karşı karşıyadır. Günümüz insanı, fizyolojik olarak ataları ile özdeş sorunlar ile karşı karşıya olmasına rağmen toplumsal olarak çok daha farklı sorunlarla yüz yüzedir.  Günümüzde toplumsal ilişkiler ve bu ilişkilerin işleyiş süreçleri hızla değişmektedir.   Teknolojik gelişmeler, toplumsal ilişkileri de dönüştürmekte ve yeniden tanımlamaktadır. Dijitalleşmenin artması sonucu 90'ların başında hayatımızda olmayan bir çok kavram ve kurum ile karşı karşıya kalmış durumdayız.   Bu değişim ve dönüşümden kaçınılmaz olarak siyasette etkilenmektedir. Türk siyas

Endüstri 4.0 ve Gelecek Siyaset

Resim
SANAYİ DÖNÜŞÜMÜ VE TOPLUMSAL GELECEĞE ETKİLERİ Nesnelerin interneti, üç boyutlu yazıcılar, artırılmış gerçeklik, yapay zeka vs gibi kavramlar gündelik hayata etkilerini her geçen gün artırmaktadır.  Teknolojide yaşanan hızlı gelişmeler, buhar enerjisi ile 19'uncu yy başında başlayan sanayi devrimini yeni bir evreye sokmuştur.  Buhar enerjisi ile başlayan sanayileşme, 20. yy seri üretime geçilmesi ile ikinci dönüşümü yaşamış, bu dönüşümü 20.yy ortalarında yaşanan otomasyon devrimi ile üçüncü dönüşüm izlemiştir. Günümüzde, dijitalleşme ve bilgi teknolojilerinde yaşanan entegrasyon ile sanayi devrimi yeni bir dönüşüm ve değişimin içindedir.  Sanayi 4.0 olarak adlandırılan bu yeni süreç; baş döndürücü bir hızla gelişmekte, iş modelleri ve süreçleri kadar toplumsal ilişkileri de etkilemektedir. Sanayi devrimi ilk günden bu yana her dönüşüm ve değişimi ile toplumsal hayatı etkilemiş ve toplumsal ilişkilerde değişim ve dönüşüme yol açmıştır.  Sanayi devrimi ilk ortaya çıkt

Referandum Sonrası Siyaset

Resim
16 Nisan referandumu için 58 Milyon 366 Bin 647 seçmenin % 85.3'ü sandık başına gitmiş ve tercihini ortaya koymuştur.  Oylamanın sonlanmasından kısa bir süre sonra Yüksek Seçim Kurulu başkanı tarafından kamuoyuna yapılan açıklama nedeniyle, Türkiye seçim güvenliği ile ilgili yasadığı en ciddi tartışma ile karşı karşıya kalmıştır.  Bu tartışmaların ne yönde cereyan edeceği ve ne sonuca bağlanacağını şimdiden öngörmek mümkün değildir.  Ne var ki, Türkiye YSK başta olmak üzere, seçim sürecinin paydaşı olan tüm unsurların (sandık kurulları, parti müşahitleri, siyasi partiler ve diğer tüm kamu yetkilileri) zincirleme hataları neticesinde toplumun büyük bir kısımının zihninde, gelecekte yapılacak seçimlerin sıhhatine duyulan güven sarsılmıştır.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ VE EYALET

Resim
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE EYALET KURULUR MU? 16 Nisanda, halk oylamasına sunulacak olan Anayasa teklif metniyle yapılacak değişiklikler ile Cumhurbaşkanına eyalet kurma yetkisinin verilip verilmediği yönünde ki tartışmalar  gündemde son dönemde bir hayli yer tutmaktadır. Bölünme Korkusu Türkiye 1984 yılından bu yana bölücü terör örgütü ile amansız bir mücadelenin içindedir. Ayrılıkçı terör örgütünün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yürüttüğü faaliyetler nedeniyle Türkiye bölünme endişesini ciddi şekilde taşımaktadır.   Esasında, Osmanlı İmparatorluğunun dağılma sürecinin toplumsal hafızaya nakış ettiği ve halen tazeliğini koruyan olaylar nedeniyle, Türkiye'de bölünme ve parçalanma endişesi, toplumsal olarak çok derin ve yaygın hissedilen bir korkudur.  Bu açıdan bakılınca, anayasa değişikliğine karşıt olanlar tarafından bu endişe ekseninde bir tartışmanın gündeme getirilmesi, kendi politik stratejileri açısından ve kitleleri etkilemek adına çok doğru bir yakl

Anayasa Taslağı Değerlendirmeleri-5

Resim
PARTİLİ CUMHURBAŞKANI 1982 anayasasının 101'inci maddesi "Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer." hükmünü ihtiva etmektedir.  TBMM tarafından kabul edilerek halk oylaması sürecinde olan anayasa değişiklik metninde ise " Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer." ifadesi yer almış ve Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisi ile ilişkisinin devam etmesi amaçlanmıştır. Bu değişiklik karşıtlarınca, Cumhurbaşkanının tarafsızlığı ilkesini ortadan kaldırdığı gerekçesi ile eleştirilmekte ve itiraz edilmektedir.  Peki gerçekten de 1982 Anayasasının Cumhurbaşkanları tarafsız mıdır? 1982 anayasası halk oylaması ile kabul edildikten sonra Türkiye Cumhuriyeti beş kez Cumhurbaşkanı seçmiştir.  Bu beş Cumhurbaşkanının dördü sivil siyasetten gelmiş biri yüksek yargıdan seçilmiştir.